Dört Ustadan Mimarlık/ları Üzerine Kitaplar Seti (4 Kitap)

Dört Ustadan Mimarlık/ları Üzerine Kitaplar Seti (4 Kitap)

950.00TL

Yazar: Aldo Rossi, Bruno Taut, Otto Wagner, Ricardo Porro

Marka: Arketon Yayınları (Set)

Basım Tarihi: 2021 2022

Sayfa Sayısı: 636

Boyut: 15.5 x 23.5 cm

Stokta

9785557455482

Title:  

Ürün Açıklaması

Set, usta mimarlar Bruno Taut, Aldo Rossi, Otto Wagner, Ricardo Porro’nun Arketon Yayınları tarafından yayımlanan dört kitabından oluşuyor.

 

MİMARLIK ÖĞRETİSİ

Bruno Taut'un, ilk basımı 1938 tarihini taşıyan Mimarlık Öğretisi adlı kitabı, yeni çevirisi ve yenilenmiş/güncellenmiş görselleriyle Arketon Yayınları tarafından yayımlandı. Hüseyin Tüzün'ün, Taut'un Almanca metninden Türkçeye aktardığı Mimarlık Öğretisi’nin metin editörlüğü Zeynep Kuban ve Pınar Gökbayrak tarafından gerçekleştirildi.

Yeni basımın görsel editörlüğünü de yapan, Arketon genel yayın yönetmeni Aykut Köksal, Mimarî Bilgisi'nden Mimarlık Öğretisi'ne başlıklı Sunuş yazısında şöyle diyor:

“Bruno Taut'un Architekturlehre başlıklı kitabının yayın serüveni, pek çok açıdan benzeri olmayan bir öykü. Kitap önce Türkçe çevirisiyle yayımlanıyor, ardından bunu Japonca yayını izliyor, yazıldıktan tam kırk yıl sonra kendi dilinde, yani Almanca ilk yayını gerçekleşiyor. Bu serüvenin Türkçe yayın ile başlamasının nedeni ise, kitabın yazılma sürecinde Taut'un Türkiye'de, Güzel Sanatlar Akademisi'nde çalışmaya başlaması. Akademi'den Kültür Bakanlığı'na yazılmış, 25 Nisan 1938 tarihli bir belgede, Taut'un, kitabı, vermekte olduğu ‘Mimarlık Bilgisi’ dersi için yazmış olduğu belirtiliyor. …..

1938'de basılan kitap, ‘Tercüme eden: Adnan Kolatan’ ibaresini taşıyor. Adnan Kolatan, mimarlık literatürünü izleyenlerin yabancısı olmadığı bir kişi.  Arkitekt dergisinde yayımlanmış çok sayıda çevirisi var. Arkitekt dergisinin kurucuları olan Abidin Mortaş ve Zeki Sayar'ın, dergilerine çeviri yapmış olan Adnan Kolatan'ı Taut'a önerdiklerini biliyoruz.

Kitapta fotoğraf ve çizimlerin önemli bir yeri var. Sayısı 112'yi bulan görsellerin bir bölümü Taut'un kendi çektiği fotoğraflardan, L'Architecture d'aujourd'hui, Arkitekt gibi dergilerden veusta mimarın kendi yayınlarından alınmış görsellerden oluşuyor. Kitapta önemli bir yer tutan Katsura Sarayı ve Japon mimarlığı üzerine görseller, Taut'un Japonya'da kaleme aldığı ve ilk kez 1937'de Tokyo'da basılan Houses and Poeple of Japan adlı kitaptan taşınmış.

Kitabın özgün adı olan Architekturlehre'nin doğru çevirisinin ‘Mimarlık Öğretisi’ olmasına karşın, 1938'de Mimarî Bilgisi adıyla yayımlanmasını, kitabın, Taut'un Akademi'deki ‘Mimarlık Bilgisi’ dersi için basılmasına bağlayabiliriz. ‘Ders kitabı’ hedefinin birincil önemde olduğunu, Bakanlık'a gönderilen bir yazıdan öğreniyoruz.

Türkçe çevirinin basılmasından on yıl sonra, Architekturlehre Japonca yayımlanıyor.

Kitabın Alman okuruna ulaşması ise ancak 1977'de gerçekleşiyor. Tilmann Heinisch ve Goerd Peschken'in editörlüklerinde gerçekleşen bu basımda görsellerden yalnızca üçüne yer verilmiş. Görsellerin tümüne yer vermemelerinin nedeni, 1938 basımının reprodüksiyona olanak vermeyen baskı niteliği olsa gerek. Architekturlehre'nin özenli bir çalışmayla özgün dilinde yayımlanması ancak 2009'da gerçekleşir. Manfred Speidel'in editörlüğünde gerçekleşen bu yayın Arch+ dergisinin 194. sayısında yer alır. Arch+ bu yayını, 2017 sonunda -Taut'un 80. ölüm yıldönümü olan 2018'i vesile ederek- özel bir sayıya dönüştürür.

Architekturlehre'nin Almanca basımı özenli yayınlarla okura ulaşırken, artık kolayca ulaşılamayan Türkçe basımın da yeniden ele alınması gerekiyordu. Arketon'a Almanca'dan önemli çeviriler kazandıran Hüseyin Tüzün'den Taut metninin Türkçe'ye çevrilmesini istedik. Tüzün uzun ve titiz bir çalışmayla çeviriyi tamamladı. Tam bu aşamada, yıllardır Taut üzerine çalışan Zeynep Kuban çalışmaya dahil oldu ve yine titiz ve uzun bir çalışmayla, Pınar Gökbayrak ile birlikte, editoryal okumayı gerçekleştirdi.

Görseller konusunda, metinde izlenen yol izlendi ve reprodüksiyonu niteliksiz sonuç verecek tüm görseller ‘güncellendi’. Kuşkusuz bu işlem büyük bir sorumluluk gerektiriyordu. Kitaptaki 112 görselden korunması zorunlu olan 35'i -bir bölümünün daha temiz görselleri elde edilerek- aynen tekrarlandı; 55'i bina ya da tema korunarak yenilendi/güncellendi; 22'si, Taut'un yorumları izlenerek tümüyle yenilendi. Bu görsellerin hangileri olduğu ise kitabın sonunda listelenerek belirtildi…”

 

MİMARLIKTA İÇERİĞİN BEŞ GÖRÜNÜMÜ

Fidel Castro'nun mimarlığını yapan, Küba asıllı Fransız mimar Ricardo Porro, belirli bir kalıba sokulamayan bir mimari üretim gerçekleştirmekle kalmamış, hem hocalığı hem de güçlü entelektüel formasyonuyla geçen yüzyılın sonunda kalıcı bir iz bırakmıştı. Porro'nun düşüncelerini yansıtan bu kitap, çalışmalarını bir araya getiren bir sergi dolayısıyla, 1993'te Fransızca yayımlanmış. Kitabı Türkçeye, Porro'nun yakınında bulunmuş, öğrencisi olmuş, usta mimarı çok iyi tanıyan Orhun Alkan aktardı. Alkan kitaba yazdığı önsözde şöyle diyor:

"Birkaç yüzyıl önce Küba’ya gelip yerleşmiş Lombardiyalı aristokrat bir İtalyan ailesinin çocuğu olarak, Camagüey’de, 1925 yılında doğan Ricardo Porro, mimarlık eğitimini 1949 yılında Universidad de la Habana’da  tamamlar. İlk projesini Havana’da tasarlayan Porro ertesi sene bir bursla Fransa’ya gider ve Institut d'Urbanisme de Paris’de lisansüstü eğitimine başlar. Avrupa’ya yaptığı eğitim amaçlı bu gezi hem Avrupa kültürüyle tanışmasına hem de mimarlık eğitiminin yanında görsel sanatlar, felsefe, edebiyat gibi alanlarındaki bilgilerini derinleştirmesine olanak sağlar.

Gerek eğitimci gerekse de tasarımcı olarak Porro için 'içerik' kavramı birincil önemdedir. Porro için, mimarlığın bir sanat olduğu ve sanatın biçim ile içeriğin ayrılmaz birlikteliğinden oluştuğu bir ön kabuldür. İşte, Porro'nun, Mimarlıkta İçeriğin Beş Görünümü başlıklı kitabı bu ana paradigmaya dayanır. Mimarlık, içinde yaşanılan mekânlara dönüşen kültürdür. Kültür ise insanı çevreleyen, onun yaşam alanını oluşturan her şeydir. Bununla ifade edilen sadece insanın çevresi değil, çevresi ile etkileşim halindeki insanın, doğuştan gelen özellikleriyle de biçim kazanan iç dünyasıdır. Burada simgeler ön plana çıkar.

Porro’ya göre, yirminci yüzyılın özellikle ikinci yarısından itibaren, akademizme ve türlü şekilci yaklaşımlara, rasyonalizmin yaşam makinelerine, merkantilizmin çıkar temelli hedeflerine odaklı, uluslararasılaşmış bir modern mimarlık anlayışı kentlerimizin manzarasını çölleştirmiş, ruhu olmayan, yaşantısı olmayan yapılarla dünyayı doldurmuş ve bir kültür varlığı olarak insanı ihmal etmiştir. Kentleri çölleştirenler kendi iç dünyalarını da çölleştirmiş ve kurutmuşlardır. Ricardo Porro bir mimar olarak mekânlarına şiirselliğin onurunu kazandırmayı hedeflemişti. Mimarlıktan ne anladığını ve mimari tasara nasıl yaklaştığını anlatan bu kitap geçmişin olduğu kadar günümüzün mimarlığı için de önemli bir bakış açısı, bir yöntem öneriyor."

 

MODERN MİMARLIK

Mimarlık yazının temel metinlerinden biri olan Modern Mimarlık, özgün dilinden yapılan çevirisiyle Arketon tarafından yayımlandı. Bir mimarlık tarihçisinin deyişiyle "19. yüzyılın son büyük mimarı, 20. yüzyılın ise ilk büyük mimarı" olan Otto Wagner'in kitabını Türkçeye Hüseyin Tüzün aktardı. Wagner'in ikinci basıma yazdığı önsözde dile getirdiği arzusu doğrultusunda kitapta, usta mimarın tüm çalışmalarının fotoğraflarına yer verildi. Fotoğraflar metne paralel bir düzende akarak Wagner'in sözüne eşlik ediyor.

Arketon Yayınları genel yayın yönetmeni Aykut Köksal, sunuş yazısında şöyle diyor: "Mimarlık tarihinde, yapıtında bir dönüşüm sürecinin izlenebildiği mimarların başında Otto Wagner gelir. Wagner'in ilk çalışmaları, 19. yüzyıl seçmeciliğinin Oryantalizme dek uzanan örnekleri arasındadır. Bu dönemi Art Nouveau hareketinin Avusturya versiyonu olan Secession çizgisinde yapıtlar izler. Bu erken modernist hareket Wagner'in üretiminde belirleyici bir ağırlık taşır. Ne var ki, usta mimar bu ara durakta da çok zaman yitirmeyecek, hızla Modernizme doğru yol alacaktır. Bu bağlamda 1895'te verdiği konferanslar bir kırılma noktası oluşturur. 1896'da yayımladığı Modern Mimarlık, bu dönüşümün ilk yazılı ürünü olur. Modern Mimarlık paradigma kurucu bir metindir; neredeyse bir manifesto olarak da tanımlanabilir. Wagner 19. yüzyılın tarihselci eğilimlerini toptan mahkûm eder, Modernizmin temel ilkelerini ortaya koyar. Modern Mimarlık yayımlandıktan sonra, tarihselciliğin savunucuları yoğun bir eleştiri salvosuna girişir. Bunun üzerine Wagner, Secession'a kesin katılımını duyurur ve Viyana'nın bir dönemini temsil eden çevrelerle ilişkisini tümüyle keser.
Wagner'in düşünceden üretime uzanan bu dönüşümünü anlamlandırmak için, o yılların Viyanası'na daha yakından bakmak, farklı disiplinlerde görülen değişimi izlemek ilginç olacaktır. 20. yüzyılın başlarında, Viyana'da, mimarlıktan müziğe, plastik sanatlardan felsefeye, yeni bir çağı haber veren, düşünceleriyle, üretimleriyle yeni yüzyılda belirleyici olmuş aktörler öne çıkar. Bu kişilerin üretimleri, Otto Wagner'in üretimiyle birlikte okunduğunda şaşırtıcı bir eşzamanlılık görülecektir.
Son olarak, Modern Mimarlık'ın, mimarlık yazınının temel metinlerinden biri olduğu, daha sonra yazılan metinleri de derinden etkilediği, bunun en bilinen örneklerinden birinin Bruno Taut'un Mimarlık Öğretisi adlı kitabı olduğu belirtilmeli."

 

BİLİMSEL ÖZYAŞAMÖYKÜSÜ

Aldo Rossi’nin, Arketon Yayınları içinde yer alan ilk kitabı Bilimsel Özyaşamöyküsü, Berk Cankurt’un çevirisiyle yayımlandı. Kitapta, Rossi’nin anlatısına fotoğraflar ve kendi çizimleri eşlik ediyor. Aldo Rossi’nin yazıları mimarlığının ve çizimlerinin oluşturduğu yapıtından ayrılamaz. Bu özyaşamöyküsü basit bir kendine bakışın ya da kuramsal bir soyutlamanın ötesinde, mimari imgelemin ürünü olan yazınsal bir yaratımdır. Rossi’nin kendi geçmişiyle kurduğu söyleşi, bir yandan çocukluk anılarını ve felsefi düşüncelerini içeriyor, bir yandan da sanatsal ve yazınsal etkilenmelerini, yinelemenin, kolajların ve tiyatro saplantısının yapıtına taşıdığı büyüyü gösteriyor. Rossi’nin yazısı mimarlığına benziyor: nostaljik, yalın, zarif ve keskin.

Rossi kitabında şunları söylüyor: “Bu notları tutmaya başlayalı on yıldan fazla oluyor. Ve şimdi onları, basit birer anı yazısına dönüşmesinler diye bir sonuca bağlamaya çalışıyorum. Yaşamımın belli bir döneminden itibaren mesleği ya da sanatı şeylerin ve kendimizin bir izdüşümü olarak düşünmeye başladım. Bu nedenle Dante’nin otuzlu yaşlarındayken yazdığı İlahi Komedya’ya her zaman büyük bir hayranlık beslemişimdir. İnsan otuz yaşına bastığında belirli bir şeye son halini vermiş veya en azından ona başlamış olmalı ve aldığı eğitimin bilançosunu çıkarabilmeli.

Çizimlerimin ya da yazılarımın her biri bana iki farklı anlamda değiştirilemez görünüyordu: Bir yandan deneyimlerimi kesin bir sonuca bağlıyorlar, diğer yandan da üzerine başka bir söz söyleme fırsatı bırakmıyorlardı. Her yaz mevsimi bana sonuncusuymuş gibi geliyordu. İşte bu sürekli değişmezlik hissi birçok projemi açıklamaya yarayabilir. Ama mimarlığımı anlamak veya açıklamak için olayların ve izlenimlerin kökenine bir kez daha inmem, onları betimlemem veya betimlemenin bir yolunu bulmam gerekiyor.

Bu kitapta projelerimi, yazılarımı ve çalışmalarımı, onları yorumlayarak, betimleyerek ve aynı zamanda yeniden tasarlayarak aralıksız bir biçimde çözümlemeyi düşünüyordum. Ama tüm bunları kaleme alarak, öngörülememiş ve öngörülemeyecek şeylere yol açan başka bir projenin ortaya çıktığını görüyorum.

Benim için her şeye rağmen değerli olmayı sürdüren özgün projeyi değiştirecek başka anılar, başka gerekçeler beliriyor; elbette, ölçülü bir düzensizlik içerisinde. Ve belki de yalnızca tek bir projenin öyküsünü anlatan bu kitabı, birtakım küçük değişiklikler ve düzenlemeler aracılığıyla da olsa yeni projelere, yeni mekânlara, yeni tekniklere ve yaşamdaki diğer bütün biçimlere uydurulabilsin diye artık burada sonlandırmam gerekiyor.”

Bunları da beğenebilirsiniz

Sizin için seçtiğimiz ilgili diğer ürünlere göz atın