Le Corbusier Seti (2 Kitap)
Yazar: Le Corbusier
Marka: Arketon Yayınları (Set)
Basım Tarihi: 2021 2022
Basım Dili:
Sayfa Sayısı: 882Boyut: 15.5 x 23.5 cm
Stokta
9784447455482
Ürün Açıklaması
Set, 20. yüzyılın en önde gelen mimarları arasında yer alan Le Corbusier’nin Arketon Yayınları tarafından yayımlanan iki kitabından oluşuyor.
MODULOR + MODULOR 2
“Le Corbusier” adıyla tanınan ve 20. yüzyılın en önde gelen mimarları arasında yer alan Charles-Édouard Jeanneret’nin (1887-1965), mimarlığa bir norm getirmek amacıyla tasarladığı “Modulor”u açıklamak, tanıtmak ve farklı uygulamalarını göstermek için kaleme aldığı Modulor ve Modulor 2 başlıklı kitapları, Aziz Ufuk Kılıç’ın çevirisi ve bir tıpkı basım özeniyle, Aykut Köksal ve Bahar Demirhan’ın editörlüklerinde Arketon tarafından yayımlandı.
Mimarlık yazınının kült kitapları arasında yer alan, 1950 ve 1955 yıllarında iki cilt olarak yayımlanmış Modulor ve Modulor 2, özgün tipografik düzenleri korunarak ve “nesne kitap” özellikleri önde tutularak yeniden üretildi. Yeni basımı ve yeni kutusuyla Modulor takımı, Le Corbusier’nin kitap tasarımındaki duyarlığını yansıtan bir koleksiyon nesnesi olarak da kitaplıklarda özel bir yere sahip olacak.
“Modulor” insan bedeninden, altın orandan ve matematikteki Fibonacci dizisinden yola çıkan bir ölçü ve oran sistemi. Le Corbusier bu sistemle, insan yaşamını çevreleyen tüm nesnelerden tipografiye uzanan geniş bir bağlama, tasarımı denetleyecek bir norm taşımayı hedefliyor ve bu amaçla bir cetvel oluşturuyor. Usta mimar, “zamanımızda her şeyin kuralsızlaşmış olduğu saptaması”nın yapıldığını vurgulayarak, çağdaş üretimin tüm alanlarda tanımlanmış kurallara sahip olması gerektiğini ima ediyor ve şu soruyu yöneltiyor: “Uygarlığımızın, müziğin gerçekleştirdiği aşamayı görsel konularda, uzunluklar konusunda henüz gerçekleştirmemiş olduğunu biliyor muyuz?” Le Corbusier bu soruya, “nesneleri üretmekte kullanılan ölçüler yerel kalabilir mi?” sorusunu ekliyor ve yanıt olarak kendi evrensel ölçü sistemi olan Modulor’u öne sürüyor. Sistemi sorgulamak için pek çok kişiyle görüşen ve farklı yorumlara kitaplarında yer veren Le Corbusier, Albert Einstein’ın “bu öyle bir oranlar gamı ki, kötüyü zorlaştırıyor, iyiyi kolaylaştırıyor” dediğini aktarıyor.
Modulor’un simgeleşmiş göstergesi ise kolunu kaldırmış insan imgesi. Le Corbusier bu imgeyi kendi imzası gibi kullanıyor ve Modulor ölçüleriyle tasarladığı Marsilya’daki Unité d’habitation gibi yapılarda Modulor insanını brüt beton rölyefe dönüştürüyor. Mimarlık kuramcısı Siegfried Giedion, Lenardo da Vinci’nin Vitruvius adamıyla Modulor insanını karşılaştırarak, Lenardo’nun statik insanının statik bir mimarlığa karşılık geldiğini, Modulor’un dinamik insanının ise dinamik bir mimarlığı gösterdiğini söylüyor.
Modulor sistemi yalnızca Le Corbusier’nin mimarlığı bağlamında değil, modernizmin denetim normlarını arayışını kavramak için de önemli bir ipucu. İki ciltten oluşan Modulor kitapları ise, bu sistemi aktaran bir kaynak olmanın ötesinde, modernizmin ikonik değer taşıyan kült nesnelerinden birini oluşturuyor.
ŞEHİRCİLİK
Le Corbusier'nin kent tasavvurunda önemli bir yeri olan ve modernist kentin manifestosu olarak tanımlanabilecek olan 1925 tarihli Urbanisme başlıklı çalışması, Pelin Kotas'ın çevirisiyle Arketon Yayınları arasında yerini aldı. Le Corbusier’nin ilk kitabı olan Modulor gibi, Şehircilik de özgün formatı ve özgün tipografisiyle, ikonik değeri özenle korunarak basıldı.
Aykut Köksal, kitaba yazdığı önsözde şöyle diyor: "Le Corbusier'nin Şehircilik'i, 20. yüzyılın şehir tasavvurunda belirleyici bir rolü olan ilk kapsamlı çalışması. Ünlü mimarın endüstri şehrini nasıl okuduğunu, bu okumanın hangi paradigmayı meşrulaştırdığını görmek için Şehircilik doğru bir kaynak. Ne var ki metnin anlamı bundan ibaret değil, özellikle bugünün okurunu ilgilendirecek başka bir boyutu var: Şehircilik aynı zamanda ‘ütopya’ tarihinin önemli metinlerinden biri ve iki ütopya türünün, ‘yazınsal ütopyalar’ ile ‘mimari ütopyalar’ın buluştuğu yerde duruyor. Yazınsal ütopyalar mekânsal model önerisini metinlerinin baş köşesine oturtur, mimari ütopyalar ise, kaçınılmaz bir zorunlulukla tasarımlarını toplumsal model önerisiyle bütünler. İşte Le Corbusier'nin metni tam da bu ortak alanda var oluyor, hatta kimi kez yazınsal ütopyalara daha çok yaklaşıyor.
Şehircilik'in Türkiyeli okurlarının dikkatini çekecek noktalardan biri de İstanbul'a yapılan çok sayıda atıf olacaktır. Tüm ütopya yazarlarının kendi modellerini uzak ve gizemli coğrafyalarda bulmaları gibi, Le Corbusier de, aradığı şehrin pek çok özelliğini, Şehircilik'i kaleme aldığı tarihe dek gittiği en uzak yer olan ve 20. yüzyıl başında henüz gizemini yitirmemiş İstanbul'da bulmak istiyor.
Le Corbusier'nin Şehircilik'i farklı okumalara açık bir metin. Anlamı sadece mimarlık bağlamıyla sınırlı olmayan bu metnin Türkçe yayımlanması, yeni bir dilin taşıyıcılığında, yeni okumaların ortaya çıkmasını sağlayacak."