Mehmet Gazioğlu

Mehmet Gazioğlu

1,267.50TL
1,950.00TL
%35 İndirimli

Yazar: Müge Gazioğlu (Editör)

Marka: YEM Yayın

Basım Tarihi: Aralık 2023

Basım Dili:

Sayfa Sayısı: 240

Boyut: 23.5 x 32.5 cm

Stokta

9786257008808

Title:  

Ürün Açıklaması

Fotoğraf, dijital sanat, metal duvar heykelleri ve metal heykeller üretmiş olan çok yönlü sanatçı Mehmet Gazioğlu’nun eserlerinin yanı sıra yaşam öyküsüne de yer verilen MEHMET GAZİOĞLU adlı kitap İngilizce-Türkçe olarak YEM Yayın’dan çıktı.

Mehmet Gazioğlu çocukluğundan itibaren sahip olduğu hayal gücünü, büyüdükçe malzemesini insandan, hayattan devşirip; tekniğini resimden, fotoğraftan, yazıdan, çiziden, sesten, görüntüden, dijital teknolojiden, metalden kotarıp; mayasını günümüzden, disiplinden yoğurarak sanat kozasını örmüş bir sanatçı...

Kitap; başta sanata ilgi duyanlar olmak üzere hayalini, rüyasını anlatmanın yollarını arayan herkese ilham kaynağı olmaya aday bir sanatçıyı, Mehmet Gazioğlu’nu yakından tanıma fırsatı sunuyor.

Müge Gazioğlu tarafından yoğun bir çabanın sonucunda yayına hazırlanan kitabın grafik tasarım konstepti ise Selim Cennetoğlu tarafından yapıldı.

Cenk Gençdiş, kitabın Önsöz’ünde Mehmet Gazioğlu’nu ve çalışmalarını şöyle anlatıyor:

“…Mehmet Gazioğlu, çocukluğundan itibaren sahip olduğu hayal gücünü, büyüdükçe malzemesini insandan, hayattan devşirip; tekniğini resimden, fotoğraftan, yazıdan, çiziden, sesten, görüntüden, dijital teknolojiden, metalden kotarıp; mayasını günümüzden, disiplinden yoğurarak sanat kozasını ördü… Hayalini, rüyasını, anlatmak istediği görsel masalları hangi teknikle görünür kılacaksa büyük bir disiplinle o tekniğin detaylarını öğrenmeye zaman ayırdı. Saatlerce, günlerce fotoğraf dersleri dinledi; fotoğraflar izledi, İstanbul sokaklarında, Hindistan şehirlerinde, Nepal yollarında sahip olduğu makineyi, objektifleri en verimli şekilde kullanmak için yorulmak bilmeden çalıştı… Herkes için normal, herkes için güzel, herkes için sıradan olabilecek görüntüleri kaydetti. Ancak bir farkla: O görüntüleri izlerken de fotoğrafları çekerken de fotoğrafları değerlendirirken de herkes gibi bakmadı, görmedi, düşünmedi… Aklındaki, kalbindeki, ruhundaki zaman zaman gerçek dışı sayılabilecek görselleri aradı. Bunun için fotoğraf makinesi, mobil telefon, çeşitli bilgisayar programları ve uygulamalar; ne gerekiyorsa kullandı, o hayali imajı herkesin görebileceği hale dönüştürecek cesareti gösterdi… Fotoğraf sanatıyla olan bu alışverişinin her çalışmasında farklı bir tekniği, farklı bir yaklaşımı denemeyi de ihmal etmedi… Böylece sanatın bu alanına tek bir pencereden bakmamayı, tüm imkânları kullanmayı deneyimledi…

‘Bir fotoğrafçıyı sanat ve tarih tartısına nasıl koyacağız?’ diye her düşündüğümde aklıma iki kanatlı, rengarenk tüylü, göz alıcı bir kuş geliyor. Bir kanadında üretim, bir kanadında paylaşım olduğuna inanıyorum bu zümrüdüanka kuşunun. Yani bu fotoğrafçı neler üretmiş, ne kadar süredir üretiyor, hâlâ üretiyor mu sorularını kurcalıyor ve bu ürettiklerini paylaşıyor mu, insan içine çıkarıyor mu diye de sorguluyorum. Mehmet GAZİOĞLU, tüm bu tutkusu, disiplini ve denemeleriyle çok kısa sürede çok farklı tarzlarda birçok çalışma üretti. Bununla da kalmayıp düşündüğü, hayalini kurduğu, çalıştığı, emek ve zaman harcadığı bu çalışmalarının hepsini farklı platformlarda paylaştı. Çağımızın olanaklarını değerlendirdi, Instagram gibi sosyal medya platformlarını kullandı, galerilerde sergiler açtı, sanat fuarlarına katıldı. Üretim aşamasındaki cesaretini, paylaşımdaki cömertliğiyle besledi… Açtığı sergileri kısaca inceleyecek olursak denediği farklı çalışmaları görme şansımız olacaktır.

2016-2020 yılları arasındaki çalışmalarını incelediğimizde, Mehmet Gazioğlu’nun hem fotoğrafın teknik sınırlarını hem de kendi hayal gücünün sınırsızlığını keşfettiği bir dönemle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Klasik yöntemlerle fotoğrafladığı görüntüleri, teknolojik imkânları da en uç noktaya kadar taşıyarak gerçeküstü, sıra dışı, hayali karelere dönüştürmüştür. Bu aynı zamanda daha sonraki çalışmalarda daha çekim öncesinde kurgulayacağı anlatım dilinin oluştuğu bir koza dönemi olarak da tanımlanabilir.

Mehmet Gazioğlu’nun ilk sergisi olan Sürrealist’in Rüyası, ‘Neyi yansıtırsan sana o geri döner. Hayat böyle bir aynadır’ fikrinden yola çıkarak dört ay gibi kısa bir sürede hazırladığı bir sergidir. Bu kez çalışmanın ana çatısını daha makineyi eline almadan kurmuş, çekeceği konudan kadrajına, yapacağı düzenlemeden sunuma kadar her detayı planlayarak ‘gerçeğe, gerçek dışı bir pencereden bakmanın bir rüya olduğu’ mottosuyla çalışmasını tamamladı… Bu serginin bence önemli bir noktası da gelirini, çalışmanın duygusu ile ortak bir bağ kurduğu otizmli çocuklarla paylaşmasıdır.

Gazioğlu, ikinci sergi çalışması Morphosis’de bu kez bir önceki sürrealist rüyasını ters yansımayı dikey eksende sunarak, ayna etkisi tekniğiyle devam ettirdi. Bu da fikr-i takib ile bir devam rüyası özelliği taşımasını sağlıyor. Böylece Sürrealist’in Rüyası sergisi dert ortağıyla hikâyesini tamamlamış oluyor.

Dönüşüm (Transform) isimli üçüncü sergisinde ise Mehmet Gazioğlu, artık kendi dönüşümünü de tamamlıyor ve ilk sergisinde örmeye başladığı kozasından çıkıyor. Artık fotoğraflarını sadece fotoğraf makinesiyle değil mobil telefonuyla da kaydediyor, hem uygulamaları hem bilgisayar programlarını hayal gücüne itaat edecek şekilde kullanıyor ve görüntülerden fikirlere, fikirlerden çağımız insanının veri dünyasına evrilmesi yolculuğunu tamamlıyor. Bu aynı zamanda üç yıllık yoğun bir çalışmanın da son örneği olarak portfolyosunda yer alıyor.

Günümüzde ‘uzmanlaşma’ adı altında tek boyutlu insan yetiştiren onlarca, yüzlerce okulumuz var… Herkes tek bir başlık altında “Neredeyse her şeyi bilir” olarak hayat mücadelesine devam ediyor. Ancak eski zamanlarda böyle değilmiş… Batı’da da Doğu’da da herkes birden çok disiplinle ilgiliymiş... Tanıdığımız bildiğimiz pek çok ‘insan-ı meşhur’ farklı alanlarda da ömür tüketmiştir. Ömer Hayyam’ın şiirleri sosyal medyada cirit atarken aslında matematikçi ve astronom olduğunu, Nietzche’nin felsefeci yanını överken şair ve besteci olduğunu bilmeyiz… Ünlü besteci Hans Eisler’in ‘Yalnızca müzikten anlayan kişi, müziği de anlayamaz’ sözünde de belirttiği gibi, sanatın bilimle ve hayatla kopmaz bir bağı vardır.

İşte Mehmet Gazioğlu da vizyonunu ve hayal gücünü, yeteneği ile birleştirerek çıktığı bu yolda sadece fotoğrafla uğraşmamış; dünyayla, duygularla, heyecanlarla, düşüncelerle olan koşturmasına aslında ekonomik–ticari işi olan çeliği de işin içine dahil etmiştir. Hem de fotoğraftan çok daha zor olarak, saatlerce hatta günlerce fiziksel gücünü kullanarak, bu kez üretim ve paylaşım kanatlarını çok daha güçlü çırpmak için daha yoğun bir emek ortaya koyarak… Tıpkı fotoğraf çalışmalarında olduğu gibi önce anlatacağı kavramı, aktaracağı rüyayı kurgulamış, daha sonra bunu en etkili ileteceği aracıyı bulmuştur. Metali, çeliği bize ne kadar farklı sunabileceği üzerine kafa yormuş, bunun için gereken disiplini ve emeği sarf ederek farklı ve sıra dışı sanat eserleri üretmiştir. Fotoğraf sergileriyle edindiği paylaşım alışkanlığını, sıradan bir nesneyi sanat eserine dönüştürdüğü heykellerle de devam ettirmiştir.

Mehmet Gazioğlu, dört yıl gibi kısa bir sürede açtığı üç solo, dahil olduğu bir karma sergi ve katıldığı yedi sanat fuarıyla Batılıların polimat dedikleri, farklı disiplinlerde bilgiye sahip insan unvanını hak etmiş, yarattığı tüm eserleriyle sanatçı kimliğini, önce kendine sonra da izleyicilerine ispat etmiştir…”

 

MEHMET GAZİOĞLU KİMDİR?

Mehmet GAZİOĞLU, 1977 yılında İstanbul’da doğdu. Ailesinin dört kuşaktan beri işlettiği çelik sanayi dünyasında büyüdü ve orada Baş İşletme Sorumlusu ve Yatırım Sorumlusu olarak çalıştı. Kimliğini destekleyen açık fikirli, sosyal bir ailede büyümek, ona bir ilham kaynağı oldu. Açık bir zihinden ilham alarak, mekanik malzemeleri daha eril ve canlı, popüler kültür tasarımlarını kavramsal sanat haline getirdi. Antik ve modern sanat, görsel dil, modern mimari, popüler kültür ve fotoğraf sanatıyla ilgilendi.

Mehmet GAZİOĞLU; yaratıcılığı, tutkuyu ve vizyonu sanatının merkezine koyarak, hızla gelişen teknolojiye, kendine özgü stiliyle ayak uydurdu. Hayal gücünün kilidini, sanatsal tercihleri ve yeni renkli teknikleri birleştirerek açan Mehmet GAZİOĞLU; böylece kendi hikâyesini yazmaya başladı.

Metalde görünmeyeni, görünür hale getirmeye çalıştı. Materyalde fiziksel algımızın bile fark edemediği ayrıntıları görünür kıldı. Bu bir farkındalık yaratırken hem nesnenin hem de algının dönüşümü ile özdeş bir fikir oluşturmaktaydı. Hayal gücünün sınırlarını aşarak yeni teknikleri, soyut sanatsal tercihiyle birleştirerek çalışmaya başladı.

Mehmet GAZİOĞLU, görmezden geldiğimiz atıkları ve fark etmediğimiz daha birçok materyali dönüştürürken, formların ve renklerin tercüme edilmesiyle, hayal gücünün gelişmesine ve artmasına da izin verdi. Yaptığı heykellerin değişken ve sakin ama kesinlikle pasif olmadığına inandı. Malzemeye eklediği ve malzemeden kestiği ile bilinmezliğin ortasında bir ateş yaktı.

Sanat dünyasına erken yaşlarda koleksiyoner olarak adım atan Mehmet GAZİOĞLU, sanatsal ifade araçları, psikadelik fotoğrafçılığın yol açtığı soyut modeller ile ortaya çıkmaya başlasa da metalin çevresel ve boyutsal özellikleri sayesinde sağladığı kışkırtıcı olanaklar, sanatçının yolculuğuna yön verdi.

Dijital efektlerin gizemini, sürrealist çalışmaları ile karakterize ederek; yeteneklerini, duygularını ve ruhsal senaryolarını birleştiren farklı eserler yaratmaya devam etti. Fiziksel benliğinin farkındalığının azalması ile dijital sanat kavramında kendi hedefine ulaştı. Dijital ve pop-art sanat uygulamalarında izleyiciyi yalnızca görsel olarak değil, duyusal ve bilişsel olarak da etkiledi.

O, kendi hikâyesini, bize bıraktığı eserleriyle anlatmaya devam ediyor…

 

------------------------------------------------

 

The book titled MEHMET GAZİOĞLU, which includes the works of the versatile artist Mehmet Gazioğlu, who has produced photography, digital art, metal wall sculptures and metal sculptures, as well as his life story, was published in English and Turkish by YEM Publishing.

As Mehmet Gazioğlu grew up, he gathered his imagination from people and life; He derives his technique from painting, photography, writing, drawing, sound, image, digital technology and metal; An artist who has woven his artistic cocoon by kneading his yeast from today and discipline...

Book; It offers the opportunity to get to know Mehmet Gazioğlu, an artist who is a candidate to be a source of inspiration for everyone who is looking for ways to express their dreams, especially those who are interested in art.

The graphic design concept of the book, which was prepared for publication as a result of intense efforts by Müge Gazioğlu, was made by Selim Cennetoğlu.

 

In the Foreword of the book, Cenk Gençdiş describes Mehmet Gazioğlu and his works as follows:

“… Mehmet Gazİoğlu knitted his cocoon of art by gathering his imagination from his childhood, his materials from people and life as he grew up, using his technique from painting, photography, writing, drawing, sound, image, digital technology, metal, and kneading his leaven from today and discipline... He listened to photography lessons for hours and days, watched photographs, worked tirelessly to use his camera and lenses in the most efficient way on the streets of Istanbul, cities of India, roads of Nepal… He recorded images that could be normal for everyone, beautiful for everyone, ordinary for everyone. But with one difference… He did not look, see, or think like everyone else while watching those images, neither taking the photos nor evaluating them… He searched for images that could be considered unreal from time to time in his mind, heart and soul. For this, he used a camera, mobile phone, various computer programs and applications and showed the courage to transform that imaginary image into a visible one. He experienced not looking from a single window, but using all the possibilities of art…

Every time I think about how to put a photographer on the art and history scale, I think of a glamorous bird with two wings and colorful feathers. I believe that there is production on one wing and sharing on the other of this Phoenix. In other words, I question what this photographer has produced, how long he has been producing, whether he is still producing and whether he shares what he has produced or reveals it to people… With all his passion, discipline and experimentation, Mehmet Gazİoğlu has produced many works in very different styles in a very short time. Not only that, he shared all of these works that he thought, dreamed of, worked, and spent time and effort on different platforms. He evaluated the possibilities of our age, used social media platforms such as Instagram, opened exhibitions in galleries and participated in art fairs. He nourished his courage in the production phase with his generosity in sharing… If we briefly examine the exhibitions he opened, we will have the chance to see the different works he tried.

When we examine his works between 2016 and 2020, we can say that we are facing a period in which Mehmet Gazioğlu discovered both the technical limits of photography and the limitlessness of his own imagination. He transformed the images he photographed with classical methods into surreal, extraordinary, imaginary frames by carrying the technological possibilities to the extreme. This can also be defined as a cocoon period in which the language of expression that he will construct before shooting in later works is formed.

Surrealist’s Dream, Mehmet Gazİoğlu’s first work, based on his idea ‘Whatever you reflect comes back to you. Life is such a mirror.’ is an exhibition that he prepared in a short period of four months. This time, he set up the main frame of the work even before he used the camera, planned every detail from the subject he will shoot to the framing, from the arrangement to the presentation, and completed his work with the motto ‘looking at reality from an unrealistic window is a dream’... I think an important point of this exhibition is that he shared the exhibition’s income with the children with autism since he felt a bond with the children and the feeling of his work.

In his second exhibition Morphosis, Gazİoğlu continued his previous surrealist dream by presenting the reverse reflection on the vertical axis, with the mirror effect technique. This makes it a continuation dream with the idea of following. Thus, the Surrealist’s Dream exhibition completes its story with its confidant.

In his third exhibition titled Transform, Mehmet Gazİoğlu is now completing his own transformation and coming out of his cocoon, which he started to knit in his first exhibition. Now, he records his photos not only with his camera, but also with his mobile phone, uses both applications and computer programs in a way that obeys his imagination and completes the journey of modern man’s evolution from images to ideas, from ideas to data world. This is also in his portfolio as the last example of three years of intense work.

Today, we have tens and hundreds of schools that train one-dimensional people under the name of ‘specialization’… Everyone continues their struggle for life under a single title as ‘Knows almost everything’. However, this was not the case in ancient times… Everyone in the West and the East was involved in more than one discipline… Many ‘famous people’ we know have spent their lives in different fields as well. We do not know that Ömer Hayyam was a mathematician and astronomer while his poems were circulating on social media, and that Nietzche was a poet and composer while praising his philosopher side. As the famous composer Hans Eisler stated in his saying ‘A person who only understands music cannot understand music,’ art has an inseparable connection with science and life.

Here, Mehmet Gazİoğlu did not only deal with photography on this path he embarked on by combining his vision and imagination with his talent; in his rush with the world, with emotions and thoughts, he also included steel, which is actually an economic-commercial business. Much more difficult than photography, by using his physical strength for hours or even days, this time by putting forth a more intense effort to flap the wings of production and sharing much more powerfully... Just like in his photography works, he first fictionalized the concept he would describe, the dream he would convey, and then put it in the best way possible. He has found a medium to communicate effectively. He pondered on how different he could present metal and steel to us and produced different and extraordinary works of art by exerting the necessary discipline and effort for this. He continued the sharing habit he acquired through photography exhibitions, with sculptures where he turned an ordinary object into a work of art.

Mehmet Gazİoğlu has deserved the title of a person with knowledge in different disciplines, which the Westerners call polymat, with three solo exhibitions he opened in a short period of four years, a group exhibition he participated in, and seven art fairs he participated in, and proved his artist identity first to himself and then to his audience with all the works he created.

 

WHO IS MEHMET GAZİOĞLU?

Mehmet GAZİOĞLU was born in 1977 in Istanbul. He grew up in the steel industry, where his family has run it for four generations, and worked there as Chief Operating Officer and Investment Officer. Growing up in an open-minded, social family that supported his identity provided him with an inspiration. Inspired by an open mind, he turned mechanical materials into more masculine and vibrant pop culture designs as conceptual art. He was interested in ancient and modern art, visual language, modern architecture, popular culture and photography.

Mehmet GAZİOĞLU; putting creativity, passion and vision at the center of his art, he kept up with the rapidly developing technology with his unique style. Mehmet GAZİOĞLU, who unlocked his imagination by combining artistic preferences and new colorful techniques; So he began to write his own story.

He tried to make the invisible to visible in metal. He made the details visible in the material that even our physical perception could not notice. This constituted an idea identical with the transformation of both the object and the perception while creating an awareness. By exceeding the limits of imagination; he started to work by combining new techniques with his abstract artistic preference.

Mehmet GAZİOĞLU, while transforming the wastes we ignore and many more materials that we do not realize, also allowed the imagination to develop and increase by translating forms and colors. He believed that his sculptures were changeable and calm, but certainly not passive. He lit a fire in the middle of obscurity by adding and cutting from the material.

Mehmet GAZİOĞLU, who stepped into the world of art as a collector at an early ages, started to emerge with the means of artistic expression and abstract models created by psychedelic photography, but the provocative possibilities provided by metal thanks to its environmental and dimensional properties shaped the artist’s journey.

By characterizing the mystery of digital effects with his surrealist works; he continued to create different works that combined his talents, emotions and spiritual scenarios. With the decrease in awareness of his physical self, he achieved his own goal in the concept of digital art. In his digital and pop-art art applications, he affected the audience not only visually, but also emotionally and cognitively.

He continues to tell his own story with the arts, that he left for us…

Bunları da beğenebilirsiniz

Sizin için seçtiğimiz ilgili diğer ürünlere göz atın