Wittgenstein ve Mimarlık
Yazar: Céline Poisson (Editör),
Marka: Arketon Yayınları
Basım Tarihi: Aralık 2024
Basım Dili: ["Türkçe"]
Sayfa Sayısı: 213Boyut: 23.5 x 15.5 cm
Stokta
9786259443157
Ürün Açıklaması
Wittgenstein Üzerinden Felsefe-Mimarlık İlişkisi: Wittgenstein ve Mimarlık
Wittgenstein'ın mimarlıkla ilişkisi üzerine 13 kuramsal metnini yer aldığı Wittgenstein ve Mimarlık, bugüne dek bu kapsamda yapılmış tek çalışma özelliğini taşıyor. Metinleri Türkçeye Burcu Bilgiç aktardı, Türkçe basımın editörlüğünü Aykut Köksal yaptı.
Ludwig Wittgenstein, 1926’dan 1928’e kadar, Viyana’da, kız kardeşi Margaret için o günden bugüne 'Wittgenstein Evi' olarak anılan bir ev tasarlar ve inşa eder. Bu projenin ardından, 1929’da Cambridge’e, birkaç yıl nadasa bıraktığı öteki 'şantiye'sine döner ve 'Wittgenstein Düşüncesi'nin inşasını sürdürür. Peki, Kundmanngasse yapısı, 20. yüzyılın en etkileyici felsefi düşüncelerinden birinin inşasıyla ne ölçüde ilişkilendirilebilir? Wittgenstein muamması, en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş, kimi kez temel konfor kurallarının ihmali pahasına tasarlanmış, inşa edilmiş bu konut sayesinde açıklığa kavuşuyor mu? İşte, Montréal’deki Québec Üniversitesi Tasarım Okulu’nda, Céline Poisson’un bir araya getirdiği filozoflar, tarihçiler, mimarlar ve görsel sanatçılar bu sorulara yanıt arıyorlar.
2005 yılında gerçekleşmiş bu kolokyumun programında, 13 katılımcının, Wittgenstein-mimarlık ilişkisini farklı yönleriyle ele alan metinleri yer alıyor. Katılımcılar, sundukları çalışmalarda, Wittgenstein'ın tüm kitaplarını ele alıyorlar, ünlü felsefecinin mimarlık üzerine yazdıklarını derliyorlar ve değerlendiriyorlar. Toplantıyı örgütleyen Céline Poisson, editörlüğünü de yüklenerek bu metinlerin kitaplaşmasını sağlamış. Poisson, kitaba yazdığı giriş yazısında toplamda yer alan metinleri ayrı ayrı değerlendiriyor.
Wittgenstein ve Mimarlık başlıklı bu toplamla birlikte Arketon'un mimarlık-felsefe ilişkisini ele alan yayınlarına bir yenisi eklenmiş oluyor. Bu yayınlar, Türkiye'de, temel felsefe metinlerinden bağımsız olarak yürütülen mimarlık-felsefe ilişkisi tartışmalarının daha doğru bir bağlama oturmasına önemli bir katkı sağlayacaktır.