Çağdaş Türk Resmi Seti (3 Kitap)

Çağdaş Türk Resmi Seti (3 Kitap)

617.50TL

Yazar: Burçin Yılmaz (Ed), Deniz Barlas Velioğlu, Süleyman Velioğlu,

Marka: YEM Kitabevi

Basım Tarihi: 2010 2022

Sayfa Sayısı: 707

Stokta

9789758400201

Title:  

Ürün Açıklaması

İNSANIN RESMİ (Ciltli, Özel Kutulu)

Ben Psikopatolojik Sanat Laboratuarı’nı kurduktan sonradır ki; psikiyatri ile sanatın, yani bilimle sanatın hiç de sanıldığı gibi ayrı disiplinler olmadığını farkettim. Bu bende insan varlığını tanıma tutkusu yarattı. Bir tarafta psikiyatri, diğer tarafta nörofizyoloji, bunun yanı sıra sanat… Hepsi birleşince insanın kim olduğu sorusunu sormaya başladım. Buradan anladıklarımı yorumlayarak çağdaş insan varlığını değerlendirmeye yöneldim. Sağlıklı insan varlığını kavramada bana en çok yardımı olan kaynak Şizofrenik Süreç olmuştur. Şizofrenik Süreç bilinmeden, insan varlığı anlaşılamaz. İnsan varlığının özel bir patolojik durumu olan bu süreç insanı tanımada en büyük yol gösterici kaynaklardan biridir. Kanımca insan varlığı bir bütünleşme sürecidir. Şizofreni de insanın bütünleşmezliğinin en özel ve patolojik durumudur. Bu nedenle ilgi alanım psikiyatri, estetik, felsefe ve Şizofrenik süreçtir. İnsan varlığına değin yararlandığım kaynaklar psikiyatride dinamik psikiyatri, psikosomatik tıp, nörofizyoloji, felsefe alanında ontoloji ile çağdaş felsefi disiplin ve estetik alanda plastik sanatlardır. Bütün bunların verileriyle kendime özgü bir insan varlığı tanımı yaparak ve ona dayalı bir estetik geliştirerek sanat yapmak kaygısındayım. Sanat felsefem desteksiz, bırakılmışlık içindeki insanı, yalnız-insanı açıklamak ve insanın arkaik değerleri ile çağdaş evrensel değerleri arasındaki çelişkiden, estetik planda bir ahenk kurabilmek çabasına dayanmaktadır. Varlık kategorilerine ilişkin kalıtsal, yapısal, işlevsel özürler, bozukluklar, yetersizlikler, duyumsuzluklar ve uyumsuzlukların yanı sıra yaşamın biyolojik saatle sınırlı olması olgusu insanı bütünleşememelere, ölüme ve yokluğa yenik düşürür. Ama, canlı varlıklar içinde yalnızca insan varlığıdır ki, bu yazgıya direnir. Reel alandaki yenilgiye teslim olmaz. Yaratma edimi yoluyla ölüme ve yokluğa karşı durur. Resimlerimdeki plastik dilin arka planında yer alan sezinlenebilir dünya, insan varlığının evren içindeki serüvenidir. Prof. Dr. Süleyman Velioğlu, İstanbul 1999

TANGÜL AKAKINCI: Resme Adanmış Bir Ömür  / A Life Dedicated to Painting

Sanat hayatına 1960’lı yıllarda Devlet Güzel Sanatlar Akademisi bünyesinde Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyesinde başlamasına karşın, Süleyman Velioğlu ile birlikte 50 yılı aşan bir süre sanat çalışmalarına devam etmiş olan bir ressam Tangül Akakıncı. Akatünvel Sanat Topluluğu kurucuları arasında yer alan, 2021 yılında aramızdan ayrılan Akakıncı, yıllar önce Pelin Özer tarafından kendisiyle yapılan bir söyleşide sanat anlayışını derinlemesine ifade ediyordu:

“Babam saraçtı, eski ustalardan. Çocukluğumda sık sık onun Eminönü, Küçükpazar’daki dükkânına giderdim ve orada at dünyasına ait çeşit çeşit obje görürdüm: Çerkes eyeri, İspanyol eyeri, kırbaçlar, koşumlar, terkiler, üzengiler... Bir çocuk için büyüleyici, merak uyandıran bir at dünyası... Babamın kullandığı kesici aletleri incelerdim. Bir yarım ay düşünün; keski denen saplı bir alet, babam onunla deri keserdi. Çok arkaik, bilmediğim, daha önce hiç görmediğim bir biçim. Deriyi dövmek, inceltmek için de demirden, enteresan bir alet kullanılırdı. İlginçtir, benim için önemli olan hep o aletlerin kendisiydi, onlarla yapılan işlem değil. O güne dek etrafımda bunlara benzer başka alet görmemiştim, daha sonra da görmedim, eğitimimde de o tür şeyler olmadı. Onların hepsini kaydetmişim; bunu sonradan fark ettim, resimlerimde o formlara yakın formlar karşıma çıkınca... Yolculuk böyle başladı. Bilinmeyen hep dikkatimi çekti...

... Daha çok anıtsal kayaları gözlemledim ve özümsedim. Taş dokusunu verebilmek için çok katmanlı çalışıyorum zaten; hep kazıyarak. Babam kesici aletiyle deriyi keser, döver, örselerdi. Ben baştan beri kat kat çalıştığım boyaları jiletle kazıdım. Babamdan farklı olarak, ben aynı işlemi boyayla yapıyorum. Kat kat çalışıyorum, kazıyorum. Kazıdıktan sonra kompozisyon dahil olmak üzere yeni bir biçim anlayışı geliyor; figüründen tonuna resim dönüşüyor. Sonra tekrar kazıyorum, tekrar çalışıyorum.Jiletten başka alet kullanmadım. Hoca spatülle çalışırdı. Biz hep kâğıda çalışırız. Hoca üstübeçle beyaz tutkalı karıştırır, belli bir kıvama getirir, spatülle beyninde oluşturduğu biçime kâğıtta nasıl yer vereceğini düşünür, o kalın mamayı spatülle döşerdi. Başlardı üstüne renkleri koymaya; renkleri koyduktansonra baktı olmuyor, başlardı kazımaya. Ben spatül kullanmıyorum, boyayı fırçayla koyuyorum. Ama kazımaya başlayınca faraş dolusu boya çıkar, dünyanın belki de en çok boya kullanan ressamları bizleriz. Kat kat çalışıyoruz. Bunlardan üst üste kaç kompozisyon, kaç katman çıkar. Başlarız kazımaya; olmadı, beğenmedik, bozarız. Çalışılır çalışılır, biter ya da bitmez. Bir resim ne kadar sürede biter, bunun hiç ölçüsü olmadı. Üç sene çalıştığımız resimler de oldu. Hocanın ölümünden sonra olabildiğince kendimi korumaya çalıştım. Neden korumaya çalıştım? “Az iyi”den, geçiştirmekten ve güncel olmaktan...”

PALİMPSEST

Görsellik ve yazı hiç böyle buluşmamıştı…

Deniz Barlas Velioğlu’nun, Palimpsest adlı kitabı YEM Yayın’dan çıktı.

 Deniz Barlas Velioğlu, geliştirdiği özgün sanat anlayışını şu şekilde anlatıyor:

“Geliştirdiğim görsel-yazılı dil iki temel katmandan oluşuyor: Çoğunlukla gazete sayfaları gibi basılı malzemeler ve üzerinde kurguladıklarım. Tek başına sınırlı anlamlar içerebilecek bu iki dünyanın diyaloğu/çarpışması, ‘artı anlamlar’ doğuruyor. Gazete sayfası, yazıları, fotoğrafları, renkleri ve dokusu ile çoğu zaman benim için esinleneceğim görsel-anlamsal bir başlangıç noktası oluşturuyor. Üstte kurguladığım dünya ise bazen alttakinin varlığını reddedip görmezden geliyor bazen de ona cevap veriyor. Her iki durumda da anlamsal bir bütünlük oluşturuyorlar. Bu birlikteliğin izleyicide de yeni çağrışımlar uyandırarak onu yolculuklara çıkaracağını umuyorum.”

 “Deniz Barlas Velioğlu’nun resimleri hiçbir şeyin göründüğünden ibaret olmadığını bize hatırlatıyor ki bence bu sanatın temel işlevlerinden biridir.”


Bunları da beğenebilirsiniz

Sizin için seçtiğimiz ilgili diğer ürünlere göz atın