Ürün Açıklaması
Üç ayda bir farklı bir tema ile yayınlanan kültür, sanat ve mimarlık dergisi Betonart ilk kez, derginin bütününü bir yapıya ayırıyor. Erich Mendelsohn tasarımı Einstein Kulesi’ne özel hazırlanan 69. sayısıyla yapımından bir asır sonra, 20. yüzyılın en ikonik yapılarından biri farklı boyutlarıyla tekrar ele alınıyor.
Yüzyıl başı Modernizmi’nin ve Alman Dışavurumculuk akımının en bilinen örneklerinden olan bu gözlemevi, boyutunu kat kat aşan bir üne sahip. Bunun nedeni bir yandan sıradışı ve dinamik biçimiyse, bir yandan da mekân-zaman algımızı altüst eden Albert Einstein’in izafiyet teorisini kanıtlamaya adanmış işlevidir.
Kathleen James-Chakraborty, kapsamlı metninde Erich Mendelsohn’u tasarımın erken aşamalarından itibaren mercek altına alıyor ve mimarın yazışmalarından da yola çıkarak kulenin mimarisinin nasıl evrildiğini dönemin ilişkileri bağlamında anlatıyor. Aslı Can kulenin içerdiği gerilimleri açığa çıkartan bir mimarlık tarihi anlatısı kurarken Jale N. Erzen, Erich Mendelsohn’u Alman Dışavurumculuk akımı içinde değerlendiriyor. Gül Köksal, 2003 yılında İTÜ Taşkışla’da Mendelsohn’a adanmış “Dinamizm ve Fonksiyon: Evrensel Bir Mimarın Gerçekleşen Hayalleri” başlıklı sergiden yola çıkıyor ve tersinden bir okuma ile mimarlık mesleği için evrenselliğin ve hayallerin önemine vurgu yapıyor. Ebru Omay, neredeyse yapıldığı günden itibaren bozulmaya da başlayan bu modern anıtın geçirdiği onarımları ve korunması için yapılan girişimleri ele alıyor. Yıldız Salman, Einstein Kulesi’nin işvereni de olan astronom Erwin Finlay- Freundlich’in 1933’te Türkiye’ye gelerek Astronomi Enstitüsü’nün kurucusu olduğunu anımsayarak kuleye, bu dönemde Arif Hikmet Holtay tarafından tasarlanan İstanbul Üniversitesi Gözlemevi ile birlikte bakıyor. Suha Özkan, 1916 tarihli, İstanbul’da yapılması planlanan Türk-Alman Dostlukevi yarışmasına davet edilmeyen Mendelsohn’un protesto amacıyla çizdiği eskizleri hatırlatıyor. Yüksel Pöğün-Zander, Yelta Köm, Seçil Yersel ve Banu Uçak, Einstein Kulesi’ne çeşitli zamanlarda yaptıkları ziyaretlerden yola çıkarak yapıya ilişkin kişisel gözlemlerini aktarıyorlar.
Sayıda ayrıca Modern ve Postmodern mimarlığın önemli örneklerini drone teknolojisini kullanarak belgelemeyi amaçlayan foto-arşiv projesi Drone Archive’ın Einstein Kulesi fotoğraflarından oluşan bir seçki yer alıyor. Son olarak, Mayıs ayında Betonart için yapıyı ziyaret ederek güncel hâlini belgeleyen Orhan Kolukısa’nın fotoğrafları kapak fotoğrafının yanısıra dergide yer alan yazıların büyük bir kısmına eşlik ediyor.