Arredamento Mimarlık Tasarım Kültürü Dergisi 363. Sayı / Bir Yıl Sonra Antakya/Körlere Seslenmek: CSO Konser :Salonu/Bir Anı İki Mezar, Birkaç Basamak/ Odtü'nün Az Bilinen Kuruluş Hikayesi/Popüler Tarihe Sığınmak
175.00TL
Yazar: Kolektif
Marka: Arredamento Mimarlık Tasarım Kültürü Dergisi
Basım Tarihi: Nisan 2024
Sayfa Sayısı: 114
Boyut: 22.0 x 30.0 cm
Stokta
9772536495001
Paylaşın:
Ürün Açıklaması
Arredamento Mimarlık, Mart-Nisan sayısında depremin ardından Antakya’da yürütülen kentsel “ihya” süreçlerini odağına alıyor. Yeni sayı, geçen bir yılı yakından takip etmiş, kimi çeşitli ölçeklerde rol üstlenmiş mimar ve akademisyenlerin katkılarıyla, Antakya’da yapılan ve yapılamayanları, kentin bugünü ve geleceği için planlananları ve hayata geçirilme biçimlerini tartışmaya açıyor.
Ağırlıklı olarak Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman’ı etkileyen bir yıl önceki deprem aslında Türkiye’nin yüzyıllardır sık sık yaşadığı doğal afetlerden biriydi. Antakya ise konumu nedeniyle, kurulduğundan bu yana ritmik olarak depremlerden ciddi biçimde etkilendi. Öyle ki, Geç Antik dünyanın Roma, İstanbul ve İskenderiye ile birlikte en önemli dört kentinden biri olan bu yerleşmenin zengin Antik mimari mirasından bugüne ulaşabilmiş, neredeyse temel kotunda kalıntılardan başka ayakta duran yapı yok. Bu noktaya kadar sıralananlar ülkenin “makus jeolojik kaderi” sadece. Ancak, deprem felaketi sonrasında buraya yönelik toplumsal ilgi ve tepkiler alışılagelenden çok farklı oldu. Türkiye belki de tarihinde ilk kez sivil toplum tepkileri vermeye başladı. Bunlar sadece eleştirel ve yardımlaşmacı tepkiler olmadılar. Sivil toplum çeşitli kuruluşlarıyla doğrudan müdahale etti. Bu amaçla örgütlenildi. Kentin yeniden inşası başta olmak üzere, tarihsel yapı stoğunun korunması ve restorasyonu da dahil hemen her alanda devlet-dışı aktörler rol oynamaya başladı. Özellikle metropollerin Türkiye’si durumdan vazife çıkardı.
Depremin ardından Antakya’da yapılan ve yapılamayanları, kentin bugünü ve geleceği için planlananları ve hayata geçirilme biçimlerini tartışmaya açan dosyada; geçen bir yılı Bülent Batuman, Cânâ Bilsel, Aydan Balamir, Zeynep Mennan, Murat Çetin, Mustafa Eren Bük, Selin Tosun, Ebru Bingöl, Olgu Çalışkan, Özgür Deniz Emir, Tülin Hadi, Ortak Akıl-Antakya Platformu, Yıldız Salman, Tuğçe Tezer, Mehmet Tunçer, Erdem Üngür, Mehmet Ali Gasseloğlu ve Aydan Volkan değerlendiriyor.
Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası’nın (ÇEİS) katkılarıyla yayınlanan “Opus Caementicium” başlıklı yazı dizisinin yeni bölümü, Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu’na yer veriyor. Uygur Mimarlık’ın tasarladığı, üzerine hakettiğinden çok daha az yazılmış bu önemli yapının 30 yıllık karmaşık serüvenini Müge Cengizkan değerlendiriyor.
363. sayıda ayrıca Bülent Tokman, 1960’lar Türkiye mimarlığının en önemli yapı komplekslerinden birine sahip olan, gerek idari gerekse de mimari süreç olarak bir zamanlar Türkiye’de kampüs yapımının ne denli ciddiye alındığını örnekleyen ODTÜ’nün az bilinen kuruluş hikayesini anlatıyor.
Yeni sayı için Milas Boğaziçi Köyü’nde gerçekleşen projesini kaleme alan Barış Kansu ise, mimarlık ve heykel pratikleri arasındaki geleneksel sınırların giderek silindiği günümüzde, mezarların da mimarlık ürünü olabileceğini yeniden hatırlatıyor.
Ağırlıklı olarak Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman’ı etkileyen bir yıl önceki deprem aslında Türkiye’nin yüzyıllardır sık sık yaşadığı doğal afetlerden biriydi. Antakya ise konumu nedeniyle, kurulduğundan bu yana ritmik olarak depremlerden ciddi biçimde etkilendi. Öyle ki, Geç Antik dünyanın Roma, İstanbul ve İskenderiye ile birlikte en önemli dört kentinden biri olan bu yerleşmenin zengin Antik mimari mirasından bugüne ulaşabilmiş, neredeyse temel kotunda kalıntılardan başka ayakta duran yapı yok. Bu noktaya kadar sıralananlar ülkenin “makus jeolojik kaderi” sadece. Ancak, deprem felaketi sonrasında buraya yönelik toplumsal ilgi ve tepkiler alışılagelenden çok farklı oldu. Türkiye belki de tarihinde ilk kez sivil toplum tepkileri vermeye başladı. Bunlar sadece eleştirel ve yardımlaşmacı tepkiler olmadılar. Sivil toplum çeşitli kuruluşlarıyla doğrudan müdahale etti. Bu amaçla örgütlenildi. Kentin yeniden inşası başta olmak üzere, tarihsel yapı stoğunun korunması ve restorasyonu da dahil hemen her alanda devlet-dışı aktörler rol oynamaya başladı. Özellikle metropollerin Türkiye’si durumdan vazife çıkardı.
Depremin ardından Antakya’da yapılan ve yapılamayanları, kentin bugünü ve geleceği için planlananları ve hayata geçirilme biçimlerini tartışmaya açan dosyada; geçen bir yılı Bülent Batuman, Cânâ Bilsel, Aydan Balamir, Zeynep Mennan, Murat Çetin, Mustafa Eren Bük, Selin Tosun, Ebru Bingöl, Olgu Çalışkan, Özgür Deniz Emir, Tülin Hadi, Ortak Akıl-Antakya Platformu, Yıldız Salman, Tuğçe Tezer, Mehmet Tunçer, Erdem Üngür, Mehmet Ali Gasseloğlu ve Aydan Volkan değerlendiriyor.
Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası’nın (ÇEİS) katkılarıyla yayınlanan “Opus Caementicium” başlıklı yazı dizisinin yeni bölümü, Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu’na yer veriyor. Uygur Mimarlık’ın tasarladığı, üzerine hakettiğinden çok daha az yazılmış bu önemli yapının 30 yıllık karmaşık serüvenini Müge Cengizkan değerlendiriyor.
363. sayıda ayrıca Bülent Tokman, 1960’lar Türkiye mimarlığının en önemli yapı komplekslerinden birine sahip olan, gerek idari gerekse de mimari süreç olarak bir zamanlar Türkiye’de kampüs yapımının ne denli ciddiye alındığını örnekleyen ODTÜ’nün az bilinen kuruluş hikayesini anlatıyor.
Yeni sayı için Milas Boğaziçi Köyü’nde gerçekleşen projesini kaleme alan Barış Kansu ise, mimarlık ve heykel pratikleri arasındaki geleneksel sınırların giderek silindiği günümüzde, mezarların da mimarlık ürünü olabileceğini yeniden hatırlatıyor.